Her Öğretmen Bir Çiçek Gibidir


“Bu seferki kovuluşun sebebi meslek rekabeti değil, meslek ahlakı idi.” 

                                                                                                     Reşat Nuri Güntekin

IKIGAI hakkında yazdığım köşe yazımı okuyan şair bir dostumdan şöyle bir mesaj aldım: “Böyle bir zamanda siyasi yazılar değil de eğitim yazıları yazmanızı yadırgadım!” Şair dostuma cevap olarak: “Bu zamanda siyasi konuların cazibesi karşısında yazı yazmamanın gerçekten zor olduğunu fakat kalıcı ve nitelikli eğitim yazıları yazmanın daha zor olduğunu” ilettim.

Aynı gecenin sabahında uyanıp sosyal medya hesaplarımı kontrol ettiğimde Linkedin ana ekranıma düşen mesajda Irısh Murdoch’a ait olduğunu öğrendiğim şu özlü söz dikkatimi çekti; “Çiçekler komşularıyla “rekabet” etmekle ilgilenmez. Sadece çiçek açarlar.”

Açıklama yazısında, birbiriyle doyasıya oynayan çocukları çiçek bahçesine benzeterek ebeveynlere, çocukları kategorize ederek sıralayıp rekabete sokmanın sakıncalarından bahsediyordu[1]. Bu mesaj kafamda rekabet konusunda bir yazı yazma fikrinin çağrışım yapmasına neden oldu. Hemen bilgisayarımın başına geçtim ve klavyenin tuşlarına dokunmaya başladım.

“Rekabet” kelimesi; “Aynı amacı güden kimseler arasındaki çekişme, yarışma, yarış.”  anlamına gelmektedir. Aynı meslek grubundaki insanların birbiriyle rekabet etmesi yani yarışması bu yönüyle normal karşılanabilir. Çiçekler ve meyveler de aynı amaç için çalıştıkları için aslında birbiriyle rekabet ediyorlarmış gibi görünebilirler. Fakat çiçekler seçmekten ziyade seçiliyorlar. Çiçekleri seçenler ise bal yapmak isteyen arılar ya da güzel görünmek isteyen insanlar. Çiçekler bunu hiç bilmese ve düşünemese de en güzel şekilde açıyor, en güzel şekilde meyveye duruyorlar. Meyve ağaçlarındaki meyvelerde çiçeklerin yolundan gidiyor. En güzel meyve olmaya çalışıyorlar ve birbirleriyle yıkıcı ve yıpratıcı bir rekabet içine girmiyorlar. Japonların Kaizen kalite modelinde her gün biraz daha kaliteli ve mükemmel iş yapma ilkesi sanki çiçeklere ve meyvelere bakarak modellenmiş gibi görünüyor. Her gün daha iyiye ve daha güzele doğru pozitif bir iç disiplinle ilerlemek çiçeklerin sürekli olarak yaptığı bir iştir.

Güneş her sabah doğar ve ışıklarını yeryüzüne gönderir. İhtiyacı olanlar güneşin ısısından ve ışığından yararlanır. Güneş bulutlarla rekabet etmez. Bulutlar fizik kanunlarına göre ısınan suyun buhar haline gelip yükselmesi ile oluşur. Yükseldikçe soğur ve yağışa dönüşürler. Bulutlar rüzgârla rekabet etmez. Yağmur yeryüzüne iner ve ihtiyacı olan canlı ve cansız ne varsa hepsine dokunur. Su canlılarla rekabet etmez. Toprak canlılara beşiklik eder. Bağrına bastığı çekirdekleri yeşertip büyütür. Toprak canlılarla rekabet etmez. Hava her canlının ciğerlerine girer ve hayatlarının devamına katkı sağlar. Nefesi içine çeken canlılarla rekabet etmez.

Gerçek rekabet komşusunun ürününü kötülemek değil kendi ürününün güzelliklerini anlatmaktır. Eğitimciler bir çiçeğe benzeyen çocuklara güneş gibi, toprak gibi, su gibi ve hava gibi yararlı olmak için çalışır. Bir meyve ağacının çiçeklerinin meyve olmak için olgunlaştığı gibi. Öğretmenler her gün daha iyiye ve daha güzele doğru bir adım daha ilerlemek için çalışırlar. Rekabet dünyasının acımasız çarkları ile savaşmak çiçeklerin tercih etmediği bir yoldur. Her bir öğretmen bir çiçek gibidir.

Dr. Nadir Çomak


[1] Sarısoy, B. YÖM okulları idari koordinatörü 17.04.2021 tarihli linkedin iletisi.

Sizi Koşturacak ve Coşturacak (生きがい) IKIGAI’niz var mı?

Dr. Nadir Çomak

İstanbul’un bunaltıcı trafiğinde adım adım ilerlerken radyomun dijital tuşları 105.8 frekansında durdu. Programda Japonların yalın üretim felsefesi anlatılıyordu. Toyota’nın kalite felsefesini oluşturan bu anlayış, yalın akademiler sayesinde bir öğreti olarak yaşatılıyordu. Program zihnimde şimşekler çakmasına neden oldu. Ben de evimde NHK televizyonunu izleyen bir Japon kültürü hayranıydım.

Japonya Büyük okyanusun ortasında, Asya kıtasının doğusunda, kuzey doğu ve güney batı yönünde uzanan volkanik adalardan oluşuyordu. Genç bir topoğrafik yapıya sahip bu ülkedeki insanlar, sürekli olarak tarım, hayvancılık ve balıkçılık faaliyetleri ile uğraşmak zorunda kalıyorlardı. Yani sürekli olarak hareket halinde olan çalışkan insanlardı. Ayrıca tektonik olarak hareketli olan bu adalarda yaşayan insanlar depremlere karşı hafif ve dayanıklı binalar yapmak zorundaydı. Bu şartlar Japon halkını dayanıklı, esnek ve çevik olmaya yönlendirmişti. Aynı zamanda doğal yaşam içerisinde sade ve sağlıklı yaşamayı öğrenmişlerdi.

Bu düşüncelere dalmışken, hemen program konuğunun iletişim bilgilerini aldım ve kendisini arayarak görüşmek ve tanışmak istediğimi belirttim. Sarıyer’de bulunan Yalın Enstitü’ den Yalçın Bey ile çok keyifli bir sohbet yaptık. Yalçın bey otomotiv sektöründe yıllarca başarı ile çalışmış olan profesyonel bir yöneticiydi. Keyifli sohbetimiz sırasında bana Japon kalite anlayışını anlattı ve bana iki kitap tavsiye etti. Japon kültürünün kalitesini ve insanlarının uzun yaşamasının sırrını anlatan IKIGAI kitabı.

Birinci kitabı aldım ve hemen okudum. Kitapta Japonya’nın Okinawa adasında yaşayan insanların, uzun ve sağlıklı yaşam sırları anlatılıyordu. Bu sırlar, her gün yapacak bir amaç (IKIGAI) bulmak, erken kalkıp güne coşku ile başlamak, gün batana kadar fiziksel olarak çalışmak, doğal beslenmek ve eve yorgun aynı zamanda mutlu bir şekilde dönmek olarak sıralanıyordu.

İkinci kitabı alıp okuduğumda ise bu sırları nasıl hayata geçirdiklerini anlatan bir uygulama rehberi ile karşılaştım. Bu rehberde 35 uygulamadan bahsediliyordu. Bu maddeleri sizin için kitabın özüne bağlı kalarak alıntı yaptım ve kendi görüşlerimi de küçük dokunuşlar halinde ilave ederek, şu şekilde özetledim.

  1. Bir şeyi %10 geliştirmek istiyorsanız onu %100 geliştirebileceğinizi hayal edin. “Şinkansen” etkisini keşfedin. Alışılmışın dışına çıkın. Japon hızlı trenlerinin icat edilme hikayesini öğrenin.
  2. Ajandanıza yapılması “imkânsız” olan en az bir şey ekleyin. Fuji dağına en kısa zamanda çıkan insanın hikayesini öğrenin.
  3. Amacınıza ulaşmak için sabırlı ve sebatkâr olun. “Gabarimse” (sabrın ve sebatın gücü) sırrını keşfedin. Elinizden gelenin en iyisini yapın.
  4. 21 gününüzü olumlu ve yeni bir alışkanlık edinmeye adayın.
  5. Güvendiğiniz kişilerden geribildirim isteyin.
  6. Kendinize, tutkunuzu keşfetmek üzere size yol gösterecek bir akıl hocası bulun. Japonlar gibi sizin de bir “Senpai”niz olsun. Yani bir ustanın yanında yetişen bir stajyer (kohai) gibi ustanın yanında yetişin.
  7. Projeye dönüştürebileceğiniz bir şeyi örnek alın ve geliştirin.
  8. Sevdiğiniz ve sevmediğiniz şeyleri eleyerek keşfedin. Aslında kendi özünüzü keşfedin. IKIGAI’nizi yani, tutkunuzu, misyonunuzu, uğraşınızı ve mesleğinizi keşfedin. Mutlu ve coşkulu bir şekilde yaşayın. İşte o zaman asla yorulmazsınız.
  9. Her hafta, geliştirmek istediğiniz bir erdem üzerinde çalışın. Yani kendi niteliklerinizi geliştirin. Elmas, çelik gibi kendinizi işleyin ve parlatın. Franklin Günlüğü ilkesine göre her gün geliştireceğiniz belirli erdemler listeniz olsun. Her gün farklı bir erdem üzerine yoğunlaşın.
  10. Beraber gelişmek ve beraber kavramak adına, tutkularınızı sizinle aynı ruh halinde olan kişilerle paylaşın. “Gaşuku” seansları yapın. Uzmanlık alanındaki arkadaşlarınızla sinerji oluşturmak için kampa girin.
  11. Konfor alanınızın dışına çıkın ve yeni bölgeler keşfedin. Yani kazanda haşlanan kurbağa gibi olmayın. Yeni maceralar keşfedin.
  12. Acil olan önemli konulara öncelik verin (S. R. Covey, Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı). Her şeyi zamanında yapın. “Podomoro” (İtalya’da domates şeklinde zaman ölçer) tekniği ile işlerinizi 25 dakikalık bölümlere ayırın ve kısa teneffüsler verin. İşin sonunda uzun ve keyifli bir teneffüsü kendinizi ödüllendirin.
  13. Kazançlı olmayan her şeyden soyutlanın (Yararsız olan her şeyden). Wilfredo Pareto Etkisini öğrenin. Kıymetli olan %20 içinde gizlidir. %80 olan gereksizleri hayatınızdan temizleyin.
  14. Projelerinize size ilham verecek isimler takın. Kelimelerin gücünü keşfedin. Okuma (%10), işitme (%20), görme (%30) ve yapmanın (%90) öğrenme üzerindeki etkisini fark edin.
  15. Çocukluk hayallerinizi ve değerlerinizi yeniden keşfedin. İçinizdeki çocuğun gücünü yeniden keşfedin.
  16. Motive olmak için yaşamınızdaki büyük başarılarınızı hatırlayın. Nostaljik anılarınız olsun. Kendi kişiliğiniz üzerinde kişisel arkeolojik kazılar yapın.
  17. En yakın arkadaş ve dostlarınıza odaklanın ve onlara hak ettikleri değeri verin. Yeni arkadaşlıklar ve dostluklar kurun.
  18. Şimdiki zamanı anlayabilmek için geçmişte başınıza gelen olayları birleştirin. Hayatınızdaki farklı noktaları birleştirin ve yeni projeler yapın. S. Jobs’ın “apple” markasını tasarladığı gibi.
  19. “Teknoloji detoksu” yapın. Ekranlardan zaman zaman uzak kalın.
  20. Yemeklerinize ve boş zamanlarınıza “slow life” tekniğini uygulayın. Sakin ve sessiz yaşamı seçin, doğal ve sağlıklı beslenin. Daha uzağa gitmek için yavaş adımlarla ilerleyin.
  21. Dağılmadan bir seferde tek bir şeye odaklanın. Tek bir işte uzmanlaşın. “Bir koltukta iki karpuz taşınmaz” ilkesini aklınızdan çıkarmayın.
  22. Her gün en az beş dakikanızı kişisel bir konu üzerine yazmaya ayırın. Unutmayın yazmak terapi etkisi yapar ve iyileştirir. Mürekkebin ve kâğıdın gücünü keşfedin.
  23. Duygularınızı harekete geçirmek için “haiku” (Japon şiir sanatı) ile tanışın. Siz de Türkçe dilinde kısa şiirler yazmayı deneyin. İçinizdeki şairi ortaya çıkarın.
  24. Yaşamınızın her döneminde önemli kararlar almayı öğrenin. Hayatınızı değiştirecek yeni girişimler kurmaya açık olun.
  25. Cevabını bilmediğiniz sorulara ve düşlerinize danışın. İçinizdeki düş makinesini etkinleştirin.
  26. “Enso çemberi” çizerek akışa kapılın. İçinizdeki uyum ve ahengi yakalayın. Kaligrafi ve yazı sanatında ustalaşın. Kaligrafi sanatının S. Jobs’ın “Iphone” markasını geliştirmesindeki katkısını hatırlayın.
  27. Haftada bir “koan” çözün, yani bulmaca ve zekâ oyunları ile meşgul olun. 360 derece düşünme becerilerini geliştirin. Sorunları dikey, yatay, düzüne, tersine vb. açılardan düşünerek çözmeyi öğrenin.
  28. Günlük aktiviteleriniz sırasında farkındalık (mindfulness) egzersizi yapın.
  29. Kapılarınızı mutlu rastlantılara açın, sizi mutlu edecek fırsatları keşfedin. “Serendiplik” sırrını keşfedin. Rastlantısal icatlar tarihini okuyup öğrenin.
  30. Her gün bencillikten uzak bir davranış sergileyin. Empatik düşünün, paylaşın ve zenginleşin. Kibarlığınızı konuşturun. Küçük jestler ve küçük iyilikler yapın.
  31. Sizi mutlu eden insanlara düzenli aralıklarla kucak açın. Arayın sorun, ikram edin, duygu, düşünce ve ekmeğinizi paylaşın. Dokunmanın önemini keşfedin. Sevdiklerinize dokunun. Hayatınıza dokunuş katın.
  32. Arada sırada bir maceraya atılın ve sürprizlerle karşılaşmaya hazırlıklı olun. Plan ve plansızlık arasındaki farkı fark edin.
  33. Kaizen (PUKO döngüsü; planla, uygula, kontrol et, önlem al, organize et ve düzenle) ile IKIGAI’nizingelişimini bütünleştirin. Japon kalite felsefesi olan “kaizen” her gün az da olsa mükemmelleşmeyi hedefleyen bir kalite anlayışıdır. Öğrenen insan, öğrenen aile, öğrenen bir toplum olun.
  34. İlerlediğiniz yolda kendinizi sizi geliştirecek yönleri gösteren oklara doğru çevirin. Esnek olun. Okçuluk (Kyudu) sanatını keşfedin.
  35. Olumsuzluklardan uzaklaşın. Yani olumlu ve iyimser bir bakış açısı kazanmaya çalışın. Her şeyin iyisine ve güzeline bakmayı bir hayat felsefesi haline getirin. Olumsuzluklar içindeki olumluyu, çirkin gibi görünenler arasında güzellikleri keşfedin. “Toşugu” öğretisini keşfedin (üç maymun öğretisi Konfüçyüs’ün a priori yazıtlarından alınan bir Japon deyişine dayanıyor olabilir; “kötüye bakma, kötüyü dinleme, kötü söz söyleme”).

Bir radyo programı ile başlayan serüven beni bir bilge insanla tanıştırdı. Bilge insan beni bir kitapla tanıştırdı. Kitap beni bir yaşam felsefesiyle tanıştırdı. Böylece, her insanın hayatını renklendirecek ve yaşam kalitesini artıracak, ona enerji verecek bir IKIGAI’sinin olmasının ne kadar önemli olduğunu öğrenmiş oldum. Okuduğum kitabı özetleyerek ve öğrendiklerimle destekleyerek sizlere sundum. Bana çok yararlı oldu ve iyi hissettirdi. Umarım size de yararlı olur.

Sizin de IKIGAI’nizin olması dileklerimle mutlu ve sağlıklı günler dilerim.


Warning: Undefined array key "sfsi_mastodonIcon_order" in /home/nadircomak/public_html/wp-content/plugins/ultimate-social-media-icons/libs/controllers/sfsi_frontpopUp.php on line 175

Warning: Undefined array key "sfsi_mastodon_display" in /home/nadircomak/public_html/wp-content/plugins/ultimate-social-media-icons/libs/controllers/sfsi_frontpopUp.php on line 268

Warning: Undefined array key "sfsi_snapchat_display" in /home/nadircomak/public_html/wp-content/plugins/ultimate-social-media-icons/libs/controllers/sfsi_frontpopUp.php on line 277

Warning: Undefined array key "sfsi_reddit_display" in /home/nadircomak/public_html/wp-content/plugins/ultimate-social-media-icons/libs/controllers/sfsi_frontpopUp.php on line 274

Warning: Undefined array key "sfsi_fbmessenger_display" in /home/nadircomak/public_html/wp-content/plugins/ultimate-social-media-icons/libs/controllers/sfsi_frontpopUp.php on line 271

Warning: Undefined array key "sfsi_tiktok_display" in /home/nadircomak/public_html/wp-content/plugins/ultimate-social-media-icons/libs/controllers/sfsi_frontpopUp.php on line 265
error

Websitemi Beğendiniz mi? Başkalarının da faydalanması için paylaşır mısınız? :)

Email Gönder
Whatsapp