SOYKIRIM-DEPREM VE PARADİGMA DEĞİŞİMİ

Değerli okurlarım, bu gece kalbime gelen ilham ile bir nefeste kendim için kaleme aldığım bu yazıyı yararlı olur düşüncesiyle sizlerle de paylaşıyorum. Amacım bir başkasına öğretmek değil kendi kişisel gelişimimdir.

Bireyin sahip olduğu değerler manzumesi hayata bakışını belirleyen açıyı belirler. Ana hatlarıyla paradigma insanın dünya görüşü, dünyayı algılama ve yorumlama modeli olarak ifade edilebilir. İnsanların hayata bakışını kökten değiştiren paradigma değişimleri ve dönüşümleri insanların değişime zorlanması ile gerçekleşmez. Aksine dünyayı algılayan, uyarılan, bilgi bombardımanına tutulan bir insanın paradigması bile kendisi karar verene kadar olduğu yerde kalabilir. İnsanların dünyayı algılama biçimleri, elde ettikleri bilgi ve tecrübeleri tutum ve davranışa dönüştürme adımlarınıoluşturan karar alma süreçleri kolay değişmez. Ama bazen de çok kolaymış gibi aniden değişebilir. Sanki bir su bardağının son damla ile taşması gibi. İnsanların yaşadığı, gördüğü, işittiği, hissettiği her şey hafıza deposunda biriktirilir ve bu veriler bir dizi işleme tabi tutulur. Bir insanın “buldum” diye zıplayıp köklü bir değişim geçirmesi ancak ve ancak dış kaynaklardan elde edilenlerin iç zihinsel ve duygusal süreçlerde işleme tabi tutulup köklü bir değişim kararına dönüşmesi ile mümkündür. İnsanlar dış etkilerle değiştirilmeye karşı direnç gösteren varlıklardır. Bu nedenle eğitimde kullanılan pedagojik yaklaşımlar değiştirmeye değil farkındalık oluşturmaya odaklanır. Çünkü çarpıcı ve etkileyici hikâyelerin anlatıldığı bilgileri ve bilimsel delillere muhatap olan bireyin içsel motivasyonu artarak adeta bir fay hattı gibi stres ile gerilip koptuğunda köklü değişim gerçekleşir. Bu köklü değişimlerin çapı büyük olabileceği gibi küçük küçük değişim kararlarından da oluşabilir. Küçük bir alışkanlığını şok bir etkilenme ile değiştirme kararı veren bir insan aslında küçük bir paradigma değişimi yaşamış demektir. Benzer şekilde dünyaya, olaylara, sistemlere, ideolojilere, inanç sistemlerine, hayat tarzına dair birbirinden taban tabana zıt köklü bir değişim yaşayan bireyler de bir paradigma değişimi yaşamış demektir. Şimdi paradigma kavramının bu kısa tanımlamasından sonra örneklerle bu kavramı daha anlaşılır hale getirelim.

Frank Koch, Denizcilik Enstitüsü’ne ait bir dergide şu hadiseyi anlatır: “Eğitim filosuna bağlı iki savaş gemisi, günlerdir kötü hava şartlarında manevra yapıyordu. Ben en öndeki gemide vazifeliydim. Hava kararmıştı. Köprüde nöbet tutuyordum. Ara sıra yoğunlaşan sis sebebiyle görüş mesafesi kısaydı. Dolayısıyla komutan köprüde kalmış, bütün faaliyetleri denetliyordu. Karanlık çöktükten kısa bir süre sonra, iskele tarafındaki nöbetçinin sesi duyuldu: “Işık! Sancak tarafında.”Komutan seslendi: “Düz mü gidiyor, kıça doğru mu?”Nöbetçi, “Düz ilerliyor komutanım” diye cevap verdi. Demek ki gemiyle tehlikeli bir çarpışma rotası üzerindeydik. Komutan emir verdi: Gemiye sinyal gönder! “Çarpışma rotasındayız. Rotanızı 20 derece değiştirmenizi öneriyoruz.” Karşıdan şu sinyal geldi: “Rotanızı 20 derece değiştirmeniz önerilir.”Komutan: Sinyal gönder: “Ben komutanım. Rotanızı 20 derece değiştirin” dedi. Karşıdaki, “Ben deniz onbaşıyım. Rotanızı 20 derece değiştirirseniz iyi olur” diye cevap verdi.Komutan iyice hiddetlenmişti. Hırsla emretti: Sinyal ver! “Ben bir savaş gemisiyim. Rotanızı 20 derece değiştirin.” Karşıdan ışıklarla cevap geldi: “Ben bir deniz feneriyim.” Rotamızı değiştirdik.”. Bu örnekte değişmez gibi görülen paradigmaların bile son anda değiştirilmesi mümkün olmayan bir dederminist etki oluşturan bir faktör tarafından yer bir olduğu görülmektedir.

Bazen bir insana karşı önyargılarımızdan kaynaklanan bakış açılarımız değişmez gibi görünebilir. Fakat işin aslı öğrenildikten sonra ani ve şok bir değişimle olayı algılama ve değerlendirme sürecimiz saniyeler içerisinde değişerek anlık paradigma dönüşümüne neden olabilir. Bu konuda yaşanmış bir olay Covey tarafından şu şekilde anlatılmaktadır: “Bir pazar sabahı, New York’ta metroda başımdan geçen küçük çaplı bir paradigma değişimini hatırlıyorum. Herkes sessizce oturuyordu. Birtakım insanlar gazete okuyordu, bazıları düşüncelere dalmış, bazıları da gözlerini kapatmış, dinleniyorlardı. Sakin ve huzurlu bir ortamdı. Sonra birdenbire bir adam, çocuklarıyla metroya bindi. Çocuklar o kadar yaramaz ve gürültücüydü ki, bütün hava birdenbire değişiverdi. Adam, yanıma oturup gözlerini kapattı, durumla ilgilenmediği anlaşılıyordu. Çocuklar koşarak bağırıp çağırıyor, eşyaları fırlatıp atıyor ve hatta bazı yolcuların gazetelerini kapıyorlardı. Ancak yanımda oturan adam hiçbir şey yapmıyordu. Öfkelenmemek zordu. Adamın, çocukların böyle haylazca koşuşmalarına aldırmayacak, bu konuda hiçbir şey yapmayacak, hiçbir sorumluluk yüklenmeyecek kadar duygusuz olmasına inanamıyordum. Metroda herkesin sinirlendiği belliydi. Sonunda, olağanüstü bir sabırla ve kendimi tutarak adama dönüp: “Beyefendi, çocuklarınız insanları rahatsız ediyor, onlara biraz hâkim olamaz mısınız?” dedim. Adam, durumu henüz fark ediyormuş gibi bana bakarak usulca, “Ah, çok haklısınız, bir şeyler yapsam iyi olacak. Hastahaneden geliyoruz. Anneleri bir saat önce öldü. Ne yapacağımı bilmiyorum. Galiba çocuklar da bu duruma nasıl katlanacaklarını bilemiyorlar,” diye cevap verdi. O anda neler hissettiğimi düşünebiliyor musunuz? Paradigmam değişime uğradı. Birden bire her şeyi başka türlü gördüm. Başka türlü gördüğüm için de başka türlü düşünmeye, başka türlü hissetmeye ve başka türlü davranmaya başladım.” Bu olaya benzer bir hikâye hatırlıyorum. Yaşlı bir adam sigarayı bir tülü bırakamıyormuş. Bir gün torunu ile oyun oynarken torunu ona hüzün dolu duygusal bir eda ile şöyle seslenmiş; “dedeciğimi sen beni sevmiyorsun”, dedesi cevap olarak “olur mu evladım ben seni çok seviyorum” demiş. Torunu şok edici ve düşündürücü şu cümleyi kurmuş; “hayır beni sevseydin uzun yaşamak isterdin, fakat sen sigara içerek kendini öldürüyorsun”. Bu cümleyi işiten dede ani bir paradigmadönüşümü ile 50 yıllık alışkanlığını bir anda bırakmış.

Covey “harita arazinin kendisi değildir” sözü ile insanın kafasındaki harita ile arazideki sert ve dik yamaçlardan oluşan uçurumlar arasındaki farka dikkati çeker. Her insanın hayatı algılaması farklıdır fakat hayatın kendisi algılardan çok daha gerçek ve çok daha can yakıcı olabilir.

Bu açıklamalar ışığında insanlar hayatları boyunca biriktirdikleri ile büyür, gelişir ve değişir. Bu değişim bazen yavaş ve küçük olurken bazen de ani ve köklü olabilir. Bu zamanın bahtsız insanları olarak değerlerin tepetaklak olduğu bir dönem yaşıyoruz. Görüp yaşadıklarımız geçmiş asırların1000 yılına beden ibret sahneleri ile dolu. Bu sahneleri görüp de insanların bigâne ve duyarsız kalması çok mümkün görünmüyor. Çünkü aklı olan her insan görüyor, işitiyor, öğreniyor ve yorumluyor ve buzulların eridiği gibi her şey yavaş yavaş değişiyor.

20.000 çocuk, 20.000 kadın olmak üzere 60.000 kişinin katledildiği vahşi soykırımı görüp de insanların değişmediğini kabul etmek akla ziyan geliyor. Bu yüzden dünya hızla değişiyor ve dönüşüyor. Adeta sıcak bir tavada ısıya tabi tutulan mısır tanelerinin sırası ile patladığı gibi dünya da dainsanlar sırası ve siparişi olmayan sürpriz değişimlere namzet olarak bekliyor.

Tüfeğin ateş alması ile bir insanın ölmesi sonucunda bu sahneyi izleyen kişinin, tetiği çeken bir insan etkisi olmadan bu patlamanın olmayacağına kesin hükmettiği gibi fay hatlarının oynaması sonucunda depremin olması karşısında tetiği çeken bir gücün olmadığına hükmedilemeyeceğinin aşikar olması bile ateizm ve materyalizim safsatasını paramparça eden bir paradigma dönüşümüne gebedir.

Dünya dönüyor ve dünya değişiyor. Her yeni gün her insan için yeni bir dünyadır. Dünya ve insanlar kaçınılmaz paradigma değişimleri yaşamak için uyanma zamanını bekliyor.

İnsanlığın, iyiliğin, merhametin, hâkim olduğu ve ön yargıların yıkıldığı hayata ve her canlıya saygılı bir paradigmanın hâkim olduğu bir dünya için çalışmak dileklerimle, sağlıklı, huzurlu, her türlü arzi, semavi ve vahşi soykırımlardan uzak fıtrata uygun bir dünya’da yaşamak temennilerimle saygılarımı sunuyorum…

Dr. Nadir Çomak

26.04.2025


Warning: Undefined array key "sfsi_mastodonIcon_order" in /home/nadircomak/public_html/wp-content/plugins/ultimate-social-media-icons/libs/controllers/sfsi_frontpopUp.php on line 175

Warning: Undefined array key "sfsi_mastodon_display" in /home/nadircomak/public_html/wp-content/plugins/ultimate-social-media-icons/libs/controllers/sfsi_frontpopUp.php on line 268

Warning: Undefined array key "sfsi_snapchat_display" in /home/nadircomak/public_html/wp-content/plugins/ultimate-social-media-icons/libs/controllers/sfsi_frontpopUp.php on line 277

Warning: Undefined array key "sfsi_reddit_display" in /home/nadircomak/public_html/wp-content/plugins/ultimate-social-media-icons/libs/controllers/sfsi_frontpopUp.php on line 274

Warning: Undefined array key "sfsi_fbmessenger_display" in /home/nadircomak/public_html/wp-content/plugins/ultimate-social-media-icons/libs/controllers/sfsi_frontpopUp.php on line 271

Warning: Undefined array key "sfsi_tiktok_display" in /home/nadircomak/public_html/wp-content/plugins/ultimate-social-media-icons/libs/controllers/sfsi_frontpopUp.php on line 265
error

Websitemi Beğendiniz mi? Başkalarının da faydalanması için paylaşır mısınız? :)

Email Gönder
Whatsapp